Cuma
sohbetinde göklerdeki sanat harikalarından bahsedildiği esnada ben de camdan ufkuma
düştüğü kadarıyla mavi semaya baktım. İnsan ruhunu okşayan maviliğin içerisinde
hareket halinde olan kuşlar fark ettim. Ben leyleğe benzettim ama çok yüksekten
uçtukları için tam ayırt edemedim.
Dikkatimi çeken diğer husus ise, dakikalarca
baktığım halde kanat çırptıklarına hiç şahit olmamamdı. Sürekli daireler çiziyorlardı. Allah’ım bu
nasıl bir kabiliyettir ki, kanat çırpmadığı halde daireler çizebiliyor ve daralan
bir spiral gibi aşağı inmeden irtifasını koruyabiliyor.
Hayran
olmamak mümkün değil. Böyle mükemmel bir sanat eserinin sahibi kimbilir ne
kadar mükemmeldir. Rabbim bizi layık eylesin, âmin.
Sonra
İbrahim Hakkı’nın Marifetname’sinden okuduğum bir söz hatırıma geldi. Şu mealde bir cümleydi: Felek ve anatomi
ilmini bilen bir insan şayet Allah’a iman etmiyorsa, bunun nedeni inattır.
Hakikaten
gökler mucizelerle dolu. Belki de Rabbimizin pek çok ayette göklerden bahsetmesinin hikmetlerinden bir tanesi de budur ki ondaki yaratılış harikalarını ibretle nazarlara sunuyor.
İzlemesi
bile insana ayrı bir dinginlik veriyor. Subhane men tahayyare fi sun'ihil ukul.
Tabii
ben tekrar cuma sohbetine döndüğümde konu değişmişti. Neler kaçırdığımı
bilmiyorum. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder