28 Haziran 2016 Salı

Anneye Sitem

Günün yorgunluğu, akşamında sırtına yüklenmiş bir vaziyette ilerliyordu. Her zamanki yürüdüğü yoldan, çok da farklı bir manzara ummadan usul usul ilerlerken az ötede duydu seslerini. Merakla, hayır hayır, hayretle bakakaldı. Ve başladı iç dünyasında muhasebesini yapmaya...
- Genç bir insan, kendinden yaşça büyük birisine nasıl böylesine sert davranabilir?
- Ya annesiyse? O zaman daha kötü... İnsan annesiyle böyle konuşur mu? Hem de sokak ortasında?
- Yok yok, biz de Avrupalılar gibi olduk çıktık. Örf, âdet, büyüğe hürmet yok oluyor...
- Ahir zaman böyle olsa gerek! Ne saygı kaldı, ne muhabbet!
İç dünyasında yaptığı tahminler henüz bitmemişken yanlarına varmıştı. “Bunun hoş bir şey olmadığını sen de biliyorsun” dediğini duydu delikanlının. El kol hareketlerinin düzensizliği öfkesini ele veriyordu. “Çok iyi biliyorsun ki, gıybet dinimizce de yasaklanmış! Allah sevmiyor gıybeti” dedi delikanlı.
Genç adamın konuşmalarından fırsat bulan kadın, “Ben yalan söylemiyorum ki” diyebildi. “O, bunları yapıyor.”
Bunu duyan delikanlının öfkesi daha da arttı. “İşte gıybet odur anne! Yoksa iftira etmiş olursun!” dedi daha yüksek bir sesle...
Demek ki vaziyet, uzaktan göründüğü gibi değildi.
Delikanlı da iyi bir şey anlatıyordu; ama kötü bir yöntemle...