Peygamberler
eliyle gösterilen mucizeler, normal kanunlarda saklı olan mucizelere nazarları
celbeden harika hallerdir.
Cenab-ı
Hak, kanunlar silsilesiyle her şeyi dünyanın, dolayısıyla insanın hayrına
çalıştırır. Milyonlarca sistemin çakışmadan çalışmasıyla ancak insan rahat bir
hayat yaşayabilir. Fakat her şey zamanla insanın gözünde normalleştiği için sanki
değersizmiş gibi muamele görür. Mucizeler, Cenab-ı Hakk’ın yarattığı hiçbir
şeyin sıradan olmadığını da dolaylı olarak haber verir. Mesela Musa
aleyhisselamın mucizeleri olan çekirge, kurbağa, üveyik istilaları insanlara
büyük bir ihtar hükmüne geçer ve bu hadise adeta manen der ki:
“Bu
varlıklar her zaman vardır ve sizin hizmetinizde çalışırlar. Fakat siz isyanınızla,
inkârınızla, bigâneliğinizle onları hiddete getirirseniz, sizin hizmetinizde
olan hayvanlar size düşman kesilirse o zaman hayat sizin için çekilmez bir hal
alır.”
Allah
musahhar kıldığı için milyonlarca tür varlık insanlara ilişmeden, bilakis hizmet
ederek yaşıyor. O türlerden sadece bir tür olan küçücük çekirgenin istilası
bile insanları kıtlığın eşiğine getirebiliyor. Daha büyük olanlar ya da birkaç
tür birleşip isyan etseler kimbilir insan ne kadar yaşayabilir. Fakat öyle
olmuyor. Onlar Cenab-ı Hakk’ın emirlerine uyarak insanlara karışmıyorlar.
Önceki
ümmetlerin isyanlarının cezasını dünyada çektiklerini okuyoruz Kur’an-ı
Kerim’den. Fakat son peygamber olan Hz. Muhammed’in gelişinden sonra toplu
helaklerin olmayacağı rivayetlerde var. Onlara bu dünyada mühlet veriliyor ve
hesapları ahirete bırakılıyor. Büyük davalar büyük mahkemelere havale edilir çünkü.
Onca
ilerlemeyle, teknolojiyle, gelişmeyle hakkın, hakikatin parlak mucizelerini görüp
de sırt çevirenlerin hesabı ancak ahirette görülebilir. Çünkü onların bir inkâr
ve isyanları bir olarak kalmıyor. Bu internet ve teknoloji zamanında bir anda yayılabiliyor,
büyüdükçe büyüyor.
Ve
maalesef, iç içe geçmiş milyonlarca sistem (mucize) hem tek tek hem de bir tek
dille bağırıp Allah’ı ilan ederken, insanlar alışkanlık perdesi altında her
şeye “normal” ve “sıradan” diyebiliyorlar böylece. Bu sathi nazarda, o inançsız
ve inkârcı insanların payı büyüktür.