19 Nisan 2013 Cuma

Allah'ı tanıyan, şeytana uymamalı


“Allah’ı tanıdığı halde ona isyan edene, şeytanı tanıdığı halde ona uyana şaşıyorum.”

Hz. Ömer bin Abdülaziz, kendisinden önceki halife olan Süleyman bin Abdülmelik’e, şöyle bir ortamda söyler bu sözü:

Süleyman bin Abdülmelik, Hz. Ömer bin Abdülaziz’le birlikte karargâhına giderken atlar ve malzemelerle mamur karargâhtaki insanların koşuşturmasını göstererek, “Bunlar hakkında ne diyorsun?” diye sorar. Hz. Ömer bin Abdülaziz’in cevabı ibretliktir:
Birbirini yiyen bir dünya görüyorum. Ve bundan sorumlu olan da sensin.”

Bu söz Süleyman’ın moralini bozar ama bu arada dikkatini çeken başka bir şey olur. Çadırından bir karga çıkar ve bağırarak uzaklaşır. Ağzında da çadırdan kopardığı bir parça vardır. Bu hadiseye hayret eden Süleyman, bunun ne anlama gelebileceğini sorar Ömer’e. O da, “Sanırım nereden geldiğini ve onu nereye götürdüğünü söyledi” cevabını verir.

Süleyman, amcaoğlu olan Ömer’i çok sever. Ömer’in cevapları zaman zaman onu üzecek mahiyettedir ama o alınmaz ve sürekli yanında bulunmasına dikkat eder. Süleyman, önemli konularda Ömer’in fikrini almadan karar vermez. İkna olmadığı halde Ömer’in kararı doğrultusunda hareket ettiği de çok olmuştur.

Süleyman o gezintide bir soru daha sorar. O ana kadar gördükleriyle bağlantısı var mıdır bilinmez ama soru şöyledir:
“En çok tuhafına giden şey nedir?”
Bütün cevaplarında olduğu gibi bu cümlesinde de zamanları ve sınırları aşacak pek çok ibretleri barındıran bir hakikate temas eder Hz. Ömer bin Abdülaziz. Şöyle der:

“Allah’ı tanıdığı halde ona isyan edene, şeytanı tanıdığı halde ona uyana şaşıyorum.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder