Hz. Musa’yla Firavun aralarında
şöyle bir kıssanın geçtiği rivayet edilir tefsirlerde:
Artık genç değildir Firavun.
Saçlarına düşen aklar, onu korkutmaya başlar. Eskisi kadar gücünün yerinde
olmadığının zaten farkındadır ama bu beyaz saçlar psikolojisini de iyiden iyiye
bozar ve onu daha sinirli biri haline getirir. Öfke yüklüdür; herkesi azarlar
ve maiyetine zor günler yaşatır.
Bunu fark eden Hz. Musa, şayet
iman ederse kendisine gençlik vermesi için Allah’a dua edeceğini söyler. Fakat
kör inadının bukağılarından kurtulamayan Firavun bunu kabul etmez. Hz. Musa’nın
yanından ayrılır ayrılmaz soluğu Haman’ın yanında alır.
Acaba Musa’nın dediğini kabul
etmeli mi? Çünkü bazı olağanüstü hallerine şahitlik etmişti. Bunu da yapabilir
miydi? Ama Haman’ın bir fikri, onun bu şüphelerini tamamen yok eder. Çözüm
dâhicedir: Saçlar boyatılacak. Ve böylece bazı kimyagerlerin hazırladığı bir
karışımla saçı, gençleri kıskandıracak parlaklıkta bir siyahlığa kavuşur.
Firavun bu sevincini Hz.
Musa’yla paylaşmak ister! Fakat aldığı cevap Firavun’un üç günlük huzurunu hiçe
indirir. Çünkü Hz. Musa, saçına sürdüğü boyanın üç günlük ömrünün olduğunu,
hakiki gençliğin Allah’ın katında olduğunu söylemiştir.
Huzursuzca geçen bu günlerin
sonunda Hz. Musa’nın dediğinin gerçek olduğunu anlar Firavun. Boya dökülmüş,
beyaz saçlar ortaya çıkmıştır. Üç günlük de olsa mutluluk yaşayamamıştır!
Bunca şeyden sonra az da olsa
bir meyil göstermesi gerekirken, aksine, günden güne öfkesi artar Firavun’un.
Hz. Musa’yı ve “Onun Rabbini” yeryüzünden kaldırmaya dair giriştiği batıl
davasına hız verir. Krallığın her türlü imkânlarını kör inadının mizansız
kararlarının önüne serer ama şiddetli bir azapla yok olup giden yine kendisi
olur.
Aklın başlı başına her şeyi
anlamaya yeterli olacağını düşünerek aklı hakikatlerle arasına perde yaptı.
“Musa’nın Rabbini” gözle görmek için kuleler yapma zahmetlerini göze aldığı
halde, dökülmeye başlayan dünyasının üzerindeki fanilik mührünü görmemek için
her defasında üzerine kalın boyalar çektirdi. Gözüne inen aklını da böylece
boyalarla avuttu… Hayatı boyunca hiç görmek istemediği ve her fırsatta kaçtığı
hakikatlere son anda çok acı bir şekilde şahitlik etti. Hem de ibret-i âlem bir
levha oldu, öyle gitti.
Dünya tarihine saçını ilk defa
boyatan olarak geçtiği gibi, her şeyi illa maddeye bağlayan akılcıların ve
gördüğünden başkasına inanmayan akılları gözlerine inmiş zevatın da
ilklerindendir Firavun. Özellikle bu ikincisinde pek de meşhurdur. Küfür
denizinde gark olurken gördüğü çer çöp mesabesindeki her sebebe el atar ve
fakat el attıkları daha beter gark olmasına neden olur. İşte bu yüzden imana ve
iman hakikatlerine savaş açanların kendi sonlarını yine kendi elleriyle nasıl
berbat ettiklerinin apaçık örneğidir o. Yine bu yüzden önemlidir Firavun
kıssaları.
“Her şeyi hikmetle ve yerli
yerince yaratan, yaratılanları yaratılış maksatlarına sevk eden” Allah’ı anlatan
Musalar tebliğlerine devam ediyorlar ve her daim devam edeceklerdir. Buna
karşılık aklı ve aklını öne çıkararak “En yüce rabbiniz benim” dercesine
cüretli ve tehlikeli mücadelelerini sürdürenler de olacaktır. Tekerrürden
ibaret olan tarih levhalarına, dünya sahnesi tamamen kaldırılana kadar tekrar
tekrar kaydolacaktır bunlar.
Ve zaman ihtiyarladıkça beyanı
gençleşen Kur’an da, dünyanın boyalı güzelliğine aldanıp ahiretteki ebedi
gençlikten mahrum kalacaklar arasından birilerini daha sıyırıp kurtarmak için
aynı hakikati tekrar tekrar hatırlatmaya devam edecek:
“Muhakkak ki Biz, tıpkı
Firavun’a gönderdiğimiz gibi size de şahit olarak bir peygamber gönderdik.
Firavun peygambere isyan etti. Biz de onu şiddetli bir azapla yakaladık. Eğer
inkâr ederseniz, çocukları bile yaşlandırıp saçlarını ağartan günden nasıl
korunacaksınız? Öyle bir gün ki, şiddetinden gök yarılmış, Allah’ın vaadi
yerine getirilmiştir. İşte bunlar bir öğüttür. Dileyen, Rabbinin rızasına
ulaştıran bir yol tutar.” (Müzzemmil suresi, 15-19. ayetler)
Asıl maharet de akıl-vahiy
düzleminde dengeyi bozmadan ilerleyebilmek olsa gerek; dünyanın boyasız
yüzünden ürkmeden ve Kur’an’ın ezeli ikazından payına düşenlerin olduğunu
unutmadan.
RisaleHaber.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder