23 Mart 2014 Pazar

Nurlu çiçekler açtı


 

Toprağa düşen tohum misaliydi o. Tahammül-ü beşerin fevkindeki sıkıntılar, toprak altındaki tohumun geçirdiği kimyevî vaziyet gibiydi. Hepsine kemal-i metanetle katlandı. Çünkü çok iyi biliyordu ki, beşer ne kadar zulmetse de, kader hükmünü icra edecek ve bu sıkıntılar hayra inkılap edecekti bir gün.

Kendisini anlamak istemeyen hâkimlere sizinle konuşmuyorum derken de büyük hedefinin sinyallerini veriyordu. Çünkü nur tohumları bir defa toprağa düşmüştü. O gün yanındaki Hamzalar, Ömerlerle konuştuğu gibi, “tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizinle konuşuyorum” diyerek nesl-i atideki Hamzalar, Ömerlerle de hasbıhal ediyordu.

Ve derken izn-i ilahî ile karanlık bulutlar bir bir izale oldu. Cennet-âsâ baharın ufkunda şems-i hakikat parlak nuruyla tebessüm etti. Ve o zaman ekilen nur tohumları bu mümbit zeminde çiçekler açtı.

Şimdi o çiçekler dünya tarlasının dört bir köşesinde açmış, âlemin tebessüm eden yüzü gibi, ufku daralmış insanlığa umut vaat ediyorlar. İman güneşinin sönmez ve söndürülmez olduğunu her yere ilan ediyorlar. Ve edecekler inşaallah...

Rabb-i Rahimimizden niyazımız odur ki, bu çiçekler hiç solmasın ve iman-ı tahkikinin rahiya-yı tayyibesini âleme saçmaya devam etsin.

Rabbimiz, muazzez üstadımıza gani gani rahmet eylesin. Âmin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder