24 Mayıs 2011 Salı

Mekanik bir nesle doğru

Şimdiki çocukları bir açıdan şanslı görüyorum, bir açıdan şanssız. Şanslı oldukları taraflar herkesin malumu... Daha rahat bir dönemdeler. İmkânlar daha artmış durumda. İstedikleri şeyleri daha rahat elde edebiliyorlar. Teknolojik imkânlardan daha çok yararlanabiliyorlar...
Teknolojinin her taraftan kuşattığı bir zamanda çağı yakalayabilmek, ondan bigane kalmamak güzel bir şey. Ancak doğayla, canlılarla, toprakla daha az temas kurarak çevreden uzaklaşılıyor git gide. Sofrasında gördüklerinin markette imal ettiğini düşünenler bile var.
Özel bir kolejde öğretmenlik yapan bir tanıdığımdan duyduğum, bir annenin kendisine teşekkür ederken kurduğu bir cümle buna güzel bir örnek: “Çocuğum sizin sayenizde domatesin markette üretilmediğini öğrendi.”
 Artık her şey sanal ortamda öğreniliyor. Bilgi konusunda büyük bir gelişme olduğu doğru; ama bu bilgiler o kişinin kendisine ait olan, pratiğe geçirilmiş bilgiler değil. Şimdilerde, sanal ortamlarda yakaladıkları capcanlı renkli domatesleri birbirlerine göstererek yeni aldıkları bir cihazın yüksek renk çözünürlüğüyle övünürken, gerçek dünyada bir bahçede yetişmiş tadına doyum olmayan ama gel gör ki soluk renkli olduğu için pek de cazip gelmeyen domatesten bihaber bir nesil yetişiyorlar.
Bir sonraki nesil için tahminler genelde birbirine yakın olacaktır. Yani eğer dünyanın başına bir kuyruklu yıldız çarpıp da aklını başına toplamazsa, muhakkak daha statik, daha mekanik, daha sosyal fobik bir nesle doğru kayacak gibi görülüyor. Tabii, elbette insan vicdanı galip gelir de teknolojiye durması gereken yeri gösterirse o zaman durum insanlık lehinde olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder