Ramazanı
seviyorum. Bereketiyle geliyor ve âlemimizi olduğu gibi sofralarımızı da bereketlendiriyor. Her ne kadar tüketim çok artıyor dense de Ramazanın yeri çok başka.
Bence bu tüketim tartışmalarını birkaç maddeye ayırmak lazım...
Evet,
Ramazanda tüketim artıyor ama başka zaman olmadığı kadar misafir ağırlanıyor bu
ayda. Bir defada on, on beş kişinin davet edildiği oluyor. Bunun birkaç akşam
devam ettiğini düşünürsek bu ciddi bir masraf demek.
Sair
zamanlarda da böyle olmuyor mu? Misafir davet edeceğimiz zaman hiç hazırlık
yapmıyor muyuz? Elbette yapıyoruz. Ama Ramazanda bunun sıklığı arttığı için ve
herkes o ayda davetleri arttırdığı için genel manada tüketim artmış görünüyor.
Aslında doğru; tüketim artıyor. Ama diğer davetlerin de on bir aya yayıldığı hesaba
katılmalı...
İkinci
bir cihet var ki, belki de asıl konuşulması gereken mevzu odur. Gün boyu insan
aç kaldığı için nefis akşama doymayacağını sanıyor. Onun için tek renge kanaat
etmiyor. Donatılmış bir sofra istiyor. O nedenle bir değil de birkaç çeşit
olabiliyor sofralarda. Nefis terbiyesi cihetiyle kim, bunu ne kadar
önleyebilse, nefisini o kadar terbiye etmede başarılı olur.
Ama kanaatimce
israf etmemek kaydıyla birkaç çeşit yemek olmasında da bir sıkıntı yok. İsraf
etmemek kaydıyla yenip içilebileceğine Kur’an izin veriyor. Ve azıcık hassas
olanlar kolaylıkla çöpün önüne geçebilirler. İftarda bitmeyen sahurda, o da
olmasa sonraki iftarda yenebiliyor. Ya da herkes kendince çözümler bulabilir.
Şunu da
hemen ilave edeyim. Restoranlarda, otellerde verilen iftarları, hele açık büfe
olanları tasvip etmiyorum. Büfe ne kadar açık da olsa midenin alacağı miktar
bellidir. İftarların en güzeli, en samimi ortamlar olan evlerde olanlardır diye
düşünüyorum.
Ben evlerde
her akşam birkaç çeşit yemek yapılsın, demiyorum. Taraftar da değilim. Hatta su
ve çorba yetiyor. Sair zamanlara göre iştahım daha az oluyor. Ama genel manada
düşününce hadiseleri zamanlara ve şartlara göre değerlendirmenin gerektiği
kanaatindeyim. İçinde bulunduğumuz bu zamanda, her evde en az bir çeşit yemek
yapılabildiği bir zamanda, tüketim artıyor diye Ramazanın itham edilmesi doğru
değil. İftara birkaç dakika kala Allah’ın ikram ettiği çeşit çeşit nimetleri nasıl
bir iştahla süzer oruçlu insan... Önünde birbirinden lezzetli yiyecekler
duruyor ama O’nun izni olmadan elini uzatamıyor. Bu şuurla insanın içtenliği
daha bir artar.
Başkalarını
da düşünme, muhtaç olanlara yardım etme mevzuu ayrı bir konu olup herkesin kendi
vicdanının kıpırdama durumuna göre değişlik arz eder. Sofrasını donatan, ama
elinden geldiğince başkalarını da gözeten insanlar olduğu gibi; nefsine hâkim
olup tek çeşitle idare eden, ama başkaları hatırına gelmeyenler de vardır. Tam
tersi de olabilir. Bu, kişinin vicdan hareketiyle ilgili olan bir şey...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder