Kurban
Bayramı geçeli neredeyse bir hafta oldu ve kurban kesme esnasında ufak tefek
kazalar atlatanların yaraları da iyileşmeye başladı. Yani öyle umuyorum...
Kesim
esnasında kaburgalarından birini incitmiş (ya da ağrıtmış) biri olarak söylüyorum
bunu. İlk birkaç gün kâbus gibiydi. Sol tarafına her an gaipten bir darbe
gelecekmiş gibi sürekli tetikte olmak insanın sinirlerini harap ediyor. Hele geceleri
aniden zıplayarak uyanmak ve uykusunda size sarılmak isteyen miniklerden
birinin bu hareketinizden dolayı korkarak ağladığını fark etmek bunun bin beter
olanı.
İlk günler
hapşıramadım. Ben de tam anlamadım ama hapşırmayı kendim engellemediğimi
biliyorum. Sadece az sonra göğsümde belirecek acıyı düşünerek kendimi çok
kastığımı biliyorum. Belki de sonrasını vücut otomatik olarak devralmış, devre dışı
bırakmıştır, bilemiyorum.
Esnemek,
evet esnemek, ciğerlerine dolu dolu hava çekmek de çok zordu...
Hasılı
ağrılar henüz tam geçmiş değil ama eskisi kadar olumsuz etkilemiyor, çok şükür.
Bu tarz hadiseler çok istenen şeyler değil, istemek de doğru değil. Ama arada
bir olması hikmetli oluyor sanki. O zaman ne gündem kalıyor ne gecedem. İnsan önceliklerini
öne alıyor. Kendisini doğrudan alakadar etmeyen ayrıntılar ayrıntı olarak kalıyor. Yani bir süreliğine...
İyileşinceye kadar... Olsun. Hiç yoktan iyidir. İyileşinceye kadar manevi bir
tedavi görevi de görmüş oluyorlar.
Öyle durumlarda insan daha içten oluyor. Şükürleri daha samimi oluyor. Duaları da öyle... Bana rahat nefes aldıran, kolaylıkla esnememi sağlayan ve hapşırdıktan sonra birkaç dakika ağrıyan göğsümü ovma zahmetine maruz bırakmayan Rabbime hamdolsun.
Öyle durumlarda insan daha içten oluyor. Şükürleri daha samimi oluyor. Duaları da öyle... Bana rahat nefes aldıran, kolaylıkla esnememi sağlayan ve hapşırdıktan sonra birkaç dakika ağrıyan göğsümü ovma zahmetine maruz bırakmayan Rabbime hamdolsun.
Maddi ve manevi sıhhat dualarımla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder