2 Aralık 2011 Cuma

Tarih Önden Gitsin, Ben Yetişirim (23)


Kaleye vardığında umduğu gölgeyi bulamadı. Sıcak hava enerjisini tüketiyordu. Saatine baktığında az bir zamanının kaldığını fark edince içeri girmekten vazgeçti.

Kalenin kapısının önünden bakarak en yakın camiyi tespit etmeye çalıştı. Bir minare görmüştü. Tekrar çantasını başına alarak camiye gitmek için yola çıktığında, oraya vardığında buluşma vaktinin girmiş olacağını tahmin ediyordu. Az sonra camiye uğradığında şaşırmıştı. Çünkü henüz gruptan kimse görünmüyordu. Abdest alırken ikindi ezanı okunmaya başladı. Abdest alıp avluya çıktığında hâlâ kimse yoktu. Camiye girip baktı, içeride de gruptan kimseye rastlamayınca birisine sorma ihtiyacı duydu. Ama bir çekincesi vardı. Yine dil probleminden dolayı anlaşıp anlaşamama konusunda tereddütte kalmıştı. Sonunda cesaretini toplayıp caminin avlusundan içeri giren cellabiyeli birisine doğru ilerlediğinde, cami cemaati namazın sünnetini kılmıştı.

Verdiği selamını çok samimi bir edayla alınca kendine olan güveni artmış ve İngilizce sormayı düşündüğü soruyu Türkçe sormuştu. Az sonra Türkçe sorduğuna sevinecekti. Çünkü isminin Mahmut olduğunu öğrendiği bu amca Halep Türkmenlerinden olup her yılın birkaç haftasını Türkiye’de geçirirmiş. “Keşke daha önceden Mahmut Amca’yla karşılaşsaydım” diye geçirdi içinden. Çünkü yerli birisinden Halep hakkında bilgi almayı çok istiyordu ama o an bulması gereken bir grup olduğu için uzun uzun konuşmaya imkân yoktu.

Özür dileyerek gitmesi gerektiğini söylediğinde Mahmut Amca da namazın bitmek üzere olduğu için vedalaşmanın yerinde olacağını belirtmişti.

Kalenin önünden minaresini görüp de geldiği camiden şimdi koşarak çıkan Bilal’in çok acelesi vardı. Çünkü yanlış camiye gelmişti. Bir defa adı "geç kalan" diye çıkmıştı. Ve her ne kadar acele de etse ya kayboluyor ya da yanlış adrese gittiği için bir türlü vaktinde ulaşamıyordu.

Allah’tan Mahmut Amca’nın tarif ettiği yeri sabah gördüğü için aramakla zaman kaybetmeyecekti. Pek çok düşünceyle camiye girdiğinde tahminlerinin çoğu doğru çıktı. Her defasında onu beklemek zorunda kalanlar bu sefer iyiden iyiye sinirlenmişlerdi. Ama onları daha da sinirlendirecek bir durum vardı. Bu koşuşturma esnasına ikindi namazını kılamamıştı. Rehberden rica etti ve namaz kılması için birkaç dakika müsaade etmelerini istedi.

Bilal, gezinin sonunda bile vaktinde gelmeyi başaramadığı için çok üzülüyor, bu yüzden kendisine çok kızıyordu. Ama elinde olmayan nedenlerden dolayı hep geciktiğini düşünüyordu. Bu düşünceler eşliğinde otobüse bindi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder