15 Temmuz 2016 Cuma

Hayata reklam arası

Hayat oyunu devam ediyor. Kimi zaman hareketli, kimi zaman durağan, kimi zaman stresli ve korkutucu...
Yükselmeye başlayan güneşle birlikte gün de yavaş yavaş hareketlenir. Hafta başının ayrı bir telaşı var. Kimi bünyelerin ürettiği sendromlar daha haftanın ilk gününden itibaren başlar bir şeyleri zehirlemeye. Var olan enerjisini koparıp fırlatmak için canhıraşanane çalışır.
Neyse ki haftanın son günlerine doğru duygular kısmen de olsa yatışır ve belki de mutluluğun tarifini şenlendirecek enfes iki gün düşüncesi, haftanın kalan günlerinde daha tatlı bir seyrin beklediğini fısıldar kulaklara.
Hayat filmi bu... Hangi kategoriye gireceği belli olmayan bir seyri var. Bazı günler komedi olabilir ama her daim öyle olacağına garanti veren çıkmamış. Bazı günler en korkulu filmlere taş çıkaracak kasvettedir. Bir türlü kabul görmeyen proje ve ödevler, amirin gölgesine bürünmüş bir edayla aniden beliriverir ve kınından sıyrılmış bıçak gibi saplanacak hedef arar; vadesi yaklaşan kredi kart borçları, son günü geldi gelecek faturalar, evdeki hesapla bir türlü denkleşmeyen örfî gelenekler, allak bullak olan borsa vs. bu manzaranın korkutucu ambiyansına eklenen birkaç tablodur. Uykuları allak bullak eden birtakım şahsi ve ailevi sıkıntılar da bu ambiyansın en korkunç çatlaklarına tuz döken ürpertici bir müzik vazifesi görür. Her delikanlının gönlünde yatan zenginlik, “acaba bize de nasip olur mu?” düşüncesiyle bir esinti gibi geçer aradan.
İşte tam o esnada bir sala sesi duyulur ve bir süreliğine her şeyi dondurur. “İş adamı falan kişi hakkın rahmetine kavuşmuştur...” diye salık verir imam hemen akabinde. Bütün o gerilim dolu anlar siyah beyaz bir renge bürünür. Korku filmlerinin en korkunç sahnesinde aniden araya giren bir reklamla değişen bütün duygular gibi cılız bir istihzaya dönüşür o korkular, duygular âleminin bir köşesinde. Öyle ya, orada adam hayat mücadelesi verirken, aniden çıkan beş kuruşluk bir ürünün reklamı, o korku ambiyansının bütün efsununu yerle bir etmeye fazlasıyla yeter!
Derken reklam arası biter. Herkes aynı köşede, aynı yastığa sarılarak kaldığı yerden devam eder filme. Yine her ani harekette ürperir. Tonu sürekli yükselip alçalan o gerilim müziği, tüyleri yine diken diken eder. Herkes her şeyin farkındadır. Olanlar tamamen sanaldır. Ama yine de yürekler ağza gelir. Kalp ritmi normal seyrini çoktan unutmuştur. İşin ilginç yanı, kumandanın tek tuşuna basmak bu gerilimi sonlandıracakken parmak bir türlü varmaz o tuşa. Boş koridorlarda yankılanan kahkahalar ruhu teskin etmezken...
Derken bir reklam arası daha. Aynı döngü tekrar etmeye başlar. Yoksa bir dejavu mu? Belki de... 
Ama birileri için bir ara olsa da bu reklamlar, başka birileri için bir sondur. 
Az önce biri daha veda etti bu oyuna...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder