Okullar yarıyıl tatiline girdi. Hatta bir haftası
bitti bitecek. Kimi çocuklar heyecanla tatilin tadını çıkarırken bir kısmı da
sonraki dönemi kaygıyla bekliyor. Dışarıdan pek fark edilmese bile eğitime
sekte vuran bir özelliğe sahip bu kaygı. Bunun altında yatan pek çok sebep
olabilir. Derslerin yoğunluğu, oyun çağındaki kıpır kıpır çocukların uzun süre
hareketsiz oturmak zorunda kalması, eğitimcinin durumu.
Bence sebeplerden biri de sevmedikleri derse çalışmak,
onda başarılı olmak için çok çaba sarf etmek zorunda kalmaları. Bu da ayrı bir
efor sarf etme anlamına geliyor nitekim. Şunu demek istiyorum:
Çocukların her dersten geçmek zorunda olması, pek çok
açıdan bilgili olarak yetişmesine zemin hazırlıyor gibi görünse de bence bir
yönüyle onların asıl kabiliyetlerini köreltiyor.
Çünkü mesela anne baba çocuğunun notlarına bakıyor.
İyi puan aldığı derslerinde nasıl olsa bir sorun yok diye düşünerek zayıf
derslerine odaklanıyor. Çocuğa sabah akşam o dersi çalıştırıyor. Böyle olunca
da çocuğun iyi olduğu, daha kabiliyetli olduğu diğer dersler olduğu yerde
saymaya devam ediyor.
Yapılması gereken, kabiliyetli olduğu alanlara ağırlık
vermek olsa gerek. Çünkü kabiliyet öyle bir şey ki zamanında elinden tutulmazsa
köreliyor, normalleşiyor. Ağacın yaşken eğilmesi misali… Burada asıl iş anne
babaya düşüyor. Eğitim sistemi henüz bununla ilgilenemeyecek kadar teferruatla
uğraşmak durumunda zira.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder