27 Nisan 2011 Çarşamba

Bir sevda masalı

Rivayet olunur ki Babil kralı Nebukadnezar, çocukluğu yeşil alanlarda geçtiği için bir türlü Mezopotamya’ya alışamayan eşi için bir bahçe yaptırır. Ancak bahçenin bu hali de onu mutlu etmeye yetmez.

Bunun üzerine adamlar gönderip bölgeyi iyice incelettirir. Geri gelen adamlar, sözlü olarak raporlarını iletirler. Buna göre, bölge engebeli bir yapıya sahiptir ve her taraftan akan irili ufaklı ırmaklar vardır. Nebukadnezar bunların hemen uygulanması için emir verir. Bahçe yeniden elden geçirilir, şehir dışından getirilen verimli topraklarla piramidi andıran bir şekilde, kademe kademe taraçalar halinde yükseltilir, dört bir yandan getirttiği meyve ağaçlarıyla bahçeyi süsler.

Ama bir sorun karşılarına çıkar. Buraya suyu nasıl çıkaracaklar? Uzmanlar günlerce çalışıp yeni bir sistem geliştirir ve krala arz ederler. Kralın çok beğendiği bu sisteme göre, bir çark oluşturulup etrafına kocaman kovalar eklenir ve zincirli pompalar vasıtasıyla çark döndükçe Fırat nehrinden suyu yukarı çekerek kanallara boşaltılır, oradan da bahçeye ulaşıp hem sulama amaçlı, hem de suni çağlayanlar olarak kullanılır.

Babil'in Asma Bahçeleri, içine girenin bir daha çıkmak istemeyeceği bir güzelliktedir. Öyle olmalı ki sadece o dönemde değil, sonraki dönemlerin çoğunda da beğeni toplar ve uzun yıllar dünyanın harikaları arasında yer almayı başarır.

Bunları duyunca, “Vay be!” demekten kendini alamıyor insan. Bir sevda uğruna şehir kurulabiliyormuş demek ki. İnsanın imkânı daha fazla olsa, kimbilir nasıl hediyeler duyacaktık. Bir düşünsenize, Samanyolu galaksisinin kralı, müstakbel eşine bütün Güneş sistemini hediye ediyor... Ya da birkaç galaksiye sahip olan bir kral da kraliçesine Andromeda galaksisini hediye ediyor. Olmaz mıydı? Seven sevdiğine gücü nispetinde hediye takdim edeceğine göre, elbette olurdu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder