Yusuf Yıldız'ın yazısı...
*
“Ömer bin Abdülaziz ismini hiç duydunuz mu? Bu ismi
duyduğunuzda muhayyilenizde neler canlanıyor acaba?” Bunu çok merak ediyorum.
Neden mi?
Bu kitabı okumadan önce yazarı bana sormuştu:
“Ömer bin Abdülaziz’i tanıyor musun?” diye. Ben de:
“İslâm’ın beşinci halifesi olarak tanımlanır” diyerek cevap
vermiştim. Evet, kendisi hakkında yalnızca bu kadar bilgim vardı.
Esasında bu cevap doğru, Ömer bin Abdülaziz İslâm’ın beşinci
raşid halifesi sayılır fakat bu tanımlamayı nasıl kazanmıştı? Böylesine üstün
bir sıfatı ne yapıp da elde etmişti? İşte tam bu noktada çok önemli sırlar
gizli olsa gerek diye düşünüyorum. Sizce de öyle değil mi?
Böylesine kıymetli bir unvanın kendisine verilmiş bir
şahsiyeti en fazla iki cümle ile tanımlamak, zihin dünyamızda iki cümlelik bir ifade
ile şekillendirmek ne kadar üzücü bir durum diye düşündüm ve İkram Arslan’ın
kaleme aldığı Nebevi Nefes Ömer bin
Abdülaziz kitabını okumaya karar verdim. İyi ki de bu kararı almışım. Zihin
dünyamda, muhayyilemde yeniden bir Ömer bin Abdülaziz portresi şekillendi.
Yapmış olduğu icraatlarıyla, gösterdiği azimle, yaptığı fedakârlıklarıyla,
kendisine İslâm’ı dava etmesiyle nasıl önemli bir karakter olduğunun farkına vardım.
***
İkram Arslan, romanlarına başlamadan önce okuyucusunu
meraklandırmasını çok iyi biliyor. Öyle bir giriş yapıyor ki okuduğunuz her
sayfada o verilen ilk ipucunun nereye ulaştığını öğrenmek istiyorsunuz. Bu da
sizi bütün kitap boyunca canlı tutuyor. “Gizli Hazine” bölümü de bunlardan
biri.
“Bir insan neyi değiştirebilir ki?” sorusunun cevabını İkram
Arslan Ömer bin Abdülaziz’in hayatını konu edinerek veriyor. Öyle bir cevap ki
bu, gelmiş olduğu köklere muhalif olarak hareket eden bir topluma yeniden bir düzen
verip istikamet çiziyor Ömer bin Abdülaziz.
Sadece 29 ay gibi kısa bir süre içerisinde neredeyse bir
birbirine girmiş İslâm âlemine nizam verecek ve kasvetle kararmış afakı
aydınlığa gark edecek Ömer bin Abdülaziz’in romanını okumalısınız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder